Güzel ülkemin güzel
insanları yepyeni bir makalemize daha hoş geldiniz. Hepinizin de bildiği üzere
Anadolu gerek tarih öncesi çağlarda gerekse tarihi dönemlerde birçok medeniyete
ev sahipliği yapmış olan, kültürel açıdan oldukça zengin bir yerdir. Bu makalemizde
sizlere öncelikle belki de tarihimizdeki en üzücü olaylardan birisi olan
Sarıkamış Harekatı’nı sonra da Sarıkamış’ta bulunan kayak merkezinden
bahsedeceğim. Ayrıca Doğu ekspresi hakkında diğer
makalemize de bakmanızı tavsiye ederim.
Yıl 22 Aralık 1914,
Harbiye Nazırı (Savunma Bakanı) ve Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Enver Paşa
tarafından verilen emirle kahraman askerlerimiz Sarıkamış Harekatı’nda şehit
düşmüşlerdir. Normal şartlarda bu hareket planlandığı sırada birçok yetkili
kişi tarafından uyarılan Enver Paşa, Türk askerini eksi kırk derecelik bir
soğuğun bulunduğu ve bölge açısından düşündüğümüzde tecrübesiz bir takım
komutanlarla başlatılan bir harekatın emrini vermiştir ki, Enver Paşa’nın bir
Alman hayranı olduğu o dönem herkesçe biliniyor. Bazı tarihçiler bu olayı Alman
İmparatorluğu’nun 1898 yılında Sultan 2. Abdülhamit dönemindeki görüşme
sırasında Almanların “Olası bir dünya savaşı durumunda bizlerle birlikte savaşa
girer misiniz?” teklifinin reddedilmesinin bir neticesi olduğunu savunur.
Biraz daha açarsak
Sultan 2. Abdülhamit döneminde ikna edemedikleri Osmanlı Sultanını, 2.
Abdülhamit’in 31 Mart 1909 tarihinde tahtından indirilip yerine V. Mehmed
Reşad’ın geçirilmesinden sonra tahta geçen yeni padişahın otoritesinin
zayıflığını fırsat bilen Alman İmparatorluğu’nun Enver Paşayı Harbiye Nazırı ve
Başkomutan Vekilliği makamına getirmelerinin bir sonucudur Sarıkamış Harekatı.
Sarıkamış
Harekatı’na kadar askerlik kariyerinin en parlak dönemini yaşıyordu Enver Paşa.
31 Mart 1909 İsyanının başlamasında payı vardı. O dönem kendisi ve bazı 24
Haziran 1909 günü İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin bir suikast eylemine
katılacağı düşüncesiyle İstanbul’a çağrılmıştı. Fakat o İstanbul’a gitmek
yerine 24 Haziran günü dağa çıkmayı seçti ve bunun sonucu olarak 31 Mart
İsyanının çıkmasına öncü olmuştur ki o dönem Osmanlının içindeki birbirinden
farklı fikir akımlarına mensup insanların barut fıçısı gibi olduğu bir
dönemdir. Bir tarafta yenilikçi olduğunu iddia eden Jön Türkler (Yeni Türkler),
bir taraftaysa İslamcılık akımını savunan diğer bir değişle hilafetin gücüne
inanan insanlar. Bu iki akım tarafından bölünmüş olduğunu söyleyebileceğimiz
Osmanlı adeta fitili ateşlenmeyi bekleyen bir barut gibiydi.
Bu döneme
baktığınızda 1876 tarihinde tahta çıkan 2. Abdülhamit’in yine aynı tarihte ilan
ettiği meşrutiyet rejiminin bir neticesi olarak bölünen bir halk söz konusudur.
Sonradan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Osmanlı Parlamentosunun Savaşı
iyi yönetememesi ve her kafadan bir ses çıkmasının bir sonucu olarak 14 Şubat
1878 tarihinde meclis 2. Abdülhamit tarafından süresiz olarak tatil
edilmiştir. Bundan 32 yıl sonra İttihat
ve Terakki ve halkın baskısı sonucu 23 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyet ilan
edilmiştir. Şunu da belirtelim bu 32 yıllık süre zarfında 2. Abdülhamit meclisi
yeniden açmak için denemelerde bulunmuş olsa da maalesef Osmanlı
İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu durumun bir neticesi olarak başarılı
olamamıştır.
Enver Paşa işte
böyle bir ortamda barut fıçısının fitilini ateşlemiştir adeta. Hatırlarsanız
Enver Paşanın dağa çıktığından bahsetmiştik. Enver Paşa dağa çıktığında yanında
bulunan Kolağası Niyazi Bey’in de yardımıyla askeri açıdan örgütlenmiştir.
Dikkat ederseniz 2. Meşrutiyet’in ilan tarihi 24 Temmuz 1908’e denk geliyor.
Açıkçası Sultan 2. Abdülhamit’in saltanatının son yıllarına baktığımızda eski
otoritesine sahip olmadığını görüyoruz. Bu yüzden potansiyel bir ihtilale karşı
hazırlıklı olmadığını tahmin etmek de güç değil. 2. Abdülhamit’in İslamcılık
politikasını savunduğunu düşünürsek 2. Meşrutiyet’in ilanının bir potansiyel ihtilale önlem olarak
yapılan bir girişim olarak değerlendirebiliriz. 23 Temmuz 1908’de Sultan 2.
Abdülhamit’in meclisi tekrardan bir araya toplamak istemesi üzerine bir bildiri
yayınlaması üzerine Enver Paşa İstanbul’a intikal etmiştir. Bu intikalin
ardından Enver Paşa halkın bir kesimi tarafından kahraman olarak
karşılanmıştır. Hatta kendisine “kahraman-ı hürriyet” gibi bir sıfat da
yakıştırılmıştır. Bu olaydan sonra Enver Paşa halk tarafından gerçekten sevilen
bir insan rolüne bürünmüştür.
Sonuca
baktığımızdaysa Sarıkamış Harekatı’na kadar Enver Paşa için her şey yolunda
gidiyordu. Fakat bu olaydaki hayalperestliği ve Alman Hayranlığı yüzünden
Osmanlı Ordusunu beyhude bir savaşa soktuğu da bir gerçektir. Sarıkamış
Harekâtı tarihimiz açısından maalesef ki en dramatik olaylardan birisidir.
Artık diğer konumuz olan Sarıkamış Kayak Merkezi’ne geçebiliriz.
Sarıkamış’tan önce,
Eğer bir gün yolunuz Kars’a düşecek olursa sizlere tavsiyem bir rehber
öncülüğünde gelmeniz olacaktır. Bunun sebebiyse Kars’ın yapısal olarak oldukça
karışık olmasıdır. Hem aynı zamanda bir rehber size bölgenin kültürel yapısını
ve tarihini anlatabilecek Bilgi birikimine de sahip olacaktır. Bu yüzden bir
rehber öncülüğünde gelmeniz sizin için daha iyi olacaktır. Sizlere rehber
olarak tavsiyemse Sayın Bilal Çağatay Erentürk’tür. Kendisine bu telefon
numarasından ulaşabilirsiniz. 0533 517 98 59 Ayrıca Erzurum rehberi adı altında da Bilal Çağatay Erentürk’e
rastlayabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder