23 Haziran 2020 Salı

Doğu Anadolu'nun Bir Sınır Kasabası Kars.


   Anadolu gerek tarih öncesi dönemlerde gerekse tarihi dönemlerde birçok medeniyetin doğuşuna ve yıkılışına şahit olmuş ve topluluklara ev sahipliği yapmıştır. Bu yüzden Anadolu birçok kültürün etkisinde kalmış ve çok kültürlü karmaşık bir yapıya sahip olmuştur. Bugün sizlere özellikle ülkemizin doğusunda yer alan şehirlerinden birisi olan Kars’tan bahsetmek istiyorum. Ayrıca tren ile Erzurum gezisi konulu makalemizi de okumanızı tavsiye ederim.
   Öncelikle Kars’ın tarihinden biraz bahsedelim. Bu şehir Doğu Batı arasında Anadolu’ya açılan bir kapı olarak görüldüğü için kapı anlamına gelen Kars ismi verilmiştir bu bölgeye. İşin en ilginç yanıysa Urartular, Selçuklular, Ermeniler ve Osmanlılar döneminden beri bu isim korunmuştur.
   Kars bir sınır kasabası olduğu için sürekli savaşlara maruz kalmış dolayısıyla siyasi açıdan birçok kez el değiştirmiştir. 1200-1450 yılları arasında Moğollar, 1600-1700 yılları arasında İran diğer adıyla Sasani, 1800’lü yıllarında başında ve ortasında Rus işgaline maruz kalmıştır. Bu olaylardan en önemlisi 93 Harbi olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’dır. Bu savaşın bir sonucu olarak Kars, Rus egemenliğine geçecektir. Bu egemenlik 43 yıl süreyle yani, Türk Milli Mücadelesi sırasında 30 Ekim 1920’de 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa tarafından Türk Topraklarına yeniden katılmıştır. 16 Mart 1921’de yapılan Moskova Antlaşmasıyla Kars resmi olarak tekrar Türk Toprağı olmuştur. Kars özellikle 16. Yüzyılda Osmanlı için oldukça önemli bir sınır kasabası haline gelmiştir. Selçuklular döneminde temelleri atılmış olan Kars Kalesi, 16. Yüzyılda Osmanlılar tarafınca tamamlanmıştır ve bölge uzun yıllar boyunca önemli bir askeri sınır kasabası olarak önemini korumuştur.
   Ayrıca hemen arada eklemek isterim ki siz de bir gün Kars’a gitmeyi düşünüyorsanız sizlere tavsiyem bir rehber öncülüğünde gitmenizdir. Bunun sebebiyse Kars’ın bölge olarak oldukça karışık bir yer olmasıdır. Bir rehber hem sizlere bölgenin tarihi anlatacak hem de en temel ihtiyaçlarınız olan yeme-içme gibi hizmetleri karşılamanız konusunda bölgeyi bilmesinden ötürü zorluk yaşamamanızı sağlayacaktır. Rehber olaraksa Sayın Bilal Çağatay Erentürk’ü tavsiye ederim kendisi hem deneyimli bir rehber, hem de yazardır. Kendisine Kars rehberi başlığı altında da rastlayabilirsiniz.
   Ayrıca bahsetmek istediğim oldukça önemli olduğuna inandığım bir topluluk var. Bu topluluk Molokanlardır. Molokanlar Rus Ortodoks mezhebinden kopan, kendilerini “Ruhani Hristiyanlar” olarak tanıtan dini bir gruptur. Bu topluluğun düşüncesine göre insanla tanrı arasına kilise gibi veya herhangi bir ruhban sınıfına mensup din adamları kesinlikle giremez. Bu yüzden bu ilişkinin aracısız olması gereklidir, diyen bir topluluktur molokanlar. Elbette bu görüşlerini beyan ettikten sonra takdir edersiniz ki ana vatanları olan Rusya’dan Ortodoks Kilisesi tarafından sürülmüşlerdir. Bu topluluk savaşa karşı olduğu için tarih boyunca savaş çıkan her yerden göç etmiştir. Savaşa karşı oldukları için hayatlarını tarım ve hayvancılıkla sürdüren bu topluluk sayesinde, bölge halkı peynircilik, değirmencilik, bahçe ziraatı, arıcılık, hayvancılık gibi şeyler öğrenmiş ve yine bu topluluk sayesinde Kars modern tarımı öğrenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder