Anadolu gerek tarih
öncesi dönemlerde gerekse tarihi dönemlerde birçok medeniyetin doğuşuna ve
yıkılışına şahit olmuş ve topluluklara ev sahipliği yapmıştır. Bu yüzden
Anadolu birçok kültürün etkisinde kalmış ve çok kültürlü karmaşık bir yapıya
sahip olmuştur. Bugün sizlere özellikle ülkemizin doğusunda yer alan
şehirlerinden birisi olan Kars’tan bahsetmek istiyorum. Ayrıca tren ile Erzurum gezisi konulu makalemizi de
okumanızı tavsiye ederim.
Öncelikle Kars’ın
tarihinden biraz bahsedelim. Bu şehir Doğu Batı arasında Anadolu’ya açılan bir
kapı olarak görüldüğü için kapı anlamına gelen Kars ismi verilmiştir bu
bölgeye. İşin en ilginç yanıysa Urartular, Selçuklular, Ermeniler ve Osmanlılar
döneminden beri bu isim korunmuştur.
Kars bir sınır
kasabası olduğu için sürekli savaşlara maruz kalmış dolayısıyla siyasi açıdan
birçok kez el değiştirmiştir. 1200-1450 yılları arasında Moğollar, 1600-1700
yılları arasında İran diğer adıyla Sasani, 1800’lü yıllarında başında ve
ortasında Rus işgaline maruz kalmıştır. Bu olaylardan en önemlisi 93 Harbi
olarak da bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’dır. Bu savaşın bir sonucu
olarak Kars, Rus egemenliğine geçecektir. Bu egemenlik 43 yıl süreyle yani,
Türk Milli Mücadelesi sırasında 30 Ekim 1920’de 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir
Paşa tarafından Türk Topraklarına yeniden katılmıştır. 16 Mart 1921’de yapılan
Moskova Antlaşmasıyla Kars resmi olarak tekrar Türk Toprağı olmuştur. Kars
özellikle 16. Yüzyılda Osmanlı için oldukça önemli bir sınır kasabası haline
gelmiştir. Selçuklular döneminde temelleri atılmış olan Kars Kalesi, 16.
Yüzyılda Osmanlılar tarafınca tamamlanmıştır ve bölge uzun yıllar boyunca
önemli bir askeri sınır kasabası olarak önemini korumuştur.
Ayrıca hemen arada
eklemek isterim ki siz de bir gün Kars’a gitmeyi düşünüyorsanız sizlere
tavsiyem bir rehber öncülüğünde gitmenizdir. Bunun sebebiyse Kars’ın bölge
olarak oldukça karışık bir yer olmasıdır. Bir rehber hem sizlere bölgenin
tarihi anlatacak hem de en temel ihtiyaçlarınız olan yeme-içme gibi hizmetleri karşılamanız
konusunda bölgeyi bilmesinden ötürü zorluk yaşamamanızı sağlayacaktır. Rehber
olaraksa Sayın Bilal Çağatay Erentürk’ü tavsiye ederim kendisi hem deneyimli
bir rehber, hem de yazardır. Kendisine Kars rehberi başlığı altında da rastlayabilirsiniz.
Ayrıca bahsetmek
istediğim oldukça önemli olduğuna inandığım bir topluluk var. Bu topluluk
Molokanlardır. Molokanlar Rus Ortodoks mezhebinden kopan, kendilerini “Ruhani
Hristiyanlar” olarak tanıtan dini bir gruptur. Bu topluluğun düşüncesine göre
insanla tanrı arasına kilise gibi veya herhangi bir ruhban sınıfına mensup din
adamları kesinlikle giremez. Bu yüzden bu ilişkinin aracısız olması gereklidir,
diyen bir topluluktur molokanlar. Elbette bu görüşlerini beyan ettikten sonra
takdir edersiniz ki ana vatanları olan Rusya’dan Ortodoks Kilisesi tarafından
sürülmüşlerdir. Bu topluluk savaşa karşı olduğu için tarih boyunca savaş çıkan
her yerden göç etmiştir. Savaşa karşı oldukları için hayatlarını tarım ve
hayvancılıkla sürdüren bu topluluk sayesinde, bölge halkı peynircilik,
değirmencilik, bahçe ziraatı, arıcılık, hayvancılık gibi şeyler öğrenmiş ve
yine bu topluluk sayesinde Kars modern tarımı öğrenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder